Tarih Pusulası

Şehzade Mustafa Nasıl Öldürüldü?

 Şehzade Mustafa Nasıl Öldürüldü?
Şehzade Mustafa'nın tahta çıkması beklenirken boğdurularak öldürüldü. İşte Kanuni Sultan Süleyman'ın büyük oğlu Şehzade Mustafa'nın öldürülmesi...
Mahidevran Sultan Kanuni'yle tahta çıkmadan önce Manisa valisi olarak görev yapmaktayken evlendi. Şehzade Mustafa, 1515 yılında babası Kanuni'nin Manisa Sancakbeyliği sırasında doğdu. 
 
Mustafa çok iyi eğitilmiş bir şehzade, çok cesur ve başarılı bir askerdi de aynı zamanda. Halk ve asker nezlinde de çok sevilirdi. 
Kanuni Sultan Süleyman, yaşı ilerleyince oğullarından hangisinin tahta çıkacağı yönünde bir çekişme başladı. 
 
HÜRREM MUSTAFA’YI DEVRE DIŞI BIRAKMAK İSTİYORDU 
PARGALI İBRAHİM MUSTAFA'YI DESTEKLİYORDU 
ORDU MUSTAFA'YI SULTANLIĞA UYGUN GÖRÜYORDU 
ŞEHZADE MUSTAFA AMASYA'YA GÖNDERİLDİ 
HÜRREM OĞULLARINDAN BİRİNİ SULTAN YAPMAK İSTİYORDU 
RÜSTEM PAŞA ŞEHZADENİN MÜHRÜNÜ KAZITTI 
KANUNİ’Yİ OĞLUNA DÜŞMAN ETTİ 
BABASININ KENDİSİNİ ÖLDÜRECEĞİNE İNANMADI 
7 DİLSİZ CELLAT TARAFINDAN BOĞDURULDU 
MAHİDEVRAN İYİCE GÖZDEN DÜŞTÜ 
HÜRREM’İN OĞLUNDAN MAHİDEVRAN’A MAAŞ 
 
 
HÜRREM MUSTAFA’YI DEVRE DIŞI BIRAKMAK İSTİYORDU 
Hürrem Sultan, Kanuni'nin ilk oğlu Şehzade Mustafa'yı devre dışı bırakıp kendi oğullarından birini tahta çıkarmak için bir strateji izlemeye başlamıştı. Bu arada Hürrem Sultan, kızı Mihrimah Sultan'ı Rüstem Paşa ile evlendirdi. 
Daha sonra veziriazamlığa yükselecek olan Rüstem Paşa, Şehzade Mustafa’nın bertaraf edilerek yerine Hürrem Sultan’ın oğullarından birisini veliaht tayin ettirmesinde en büyük yardımcısı olacaktı. 
Her ne kadar hemen herkes Şehzade Mustafa`nın Kanuni sonrasında tahta geçmesinin uygun olduğunu düşünse de, Hürrem ve Rüstem Paşa Şehzade Mustafa`ya karşı müthiş bir kin duyuyorlardı. 
 
 
PARGALI İBRAHİM MUSTAFA'YI DESTEKLİYORDU 
Damat İbrahim Paşa’nın bir de Şehzade Mustafa’yı desteklemesi belki de ona en büyük düşmanını kazandırmıştı. Hürrem Sultan'ı. Hürrem Sultan bütün gücü ile Paşa’nın aleyhinde çalışıyordu. 
Paşa’nın Hatice Sultan ile ilgilenmediği, bazı cinayetleri gizlediği, hediye gönderilen Kuranı Kerimleri kabul etmediği, gizli hristiyan olduğu, devletin parasını müsrifçe harcadığı söylentilerine artık Kanuni de inanmaya başlamış ve eski dostu ile ayrılmanın vakti geldiğini düşünerek onu öldürtmeye karar vermişti. 
1536’nın Mart ayında iftar için saraya çağrılan İbrahim Paşa, iftardan sonra bir odaya çağrılarak, daha sonra Şehzade Mustafa’yı da boğdurtmakta kullanılacak sağır ve dilsiz cellatlar tarafından boğduruldu. 
Bkz: Pargalı Neden Öldürüldü?
 
 
ORDU MUSTAFA'YI SULTANLIĞA UYGUN GÖRÜYORDU 
İmparatorluğun büyük başarılar elde ettiği bu dönemde bir yandan da taht kavgaları için için devam etmekteydi. Ordu, ulema ve meşayih Şehzade Mustafa`nın sultanlığının uygun olduğunu düşünüyordu.
Veliahtlık meselesi ile ilgili dedikodular yapılmaya başlayınca, Kanuni yanındakilerin de teşviki ile Şehzade Mustafa'yı saltanat merkezine daha yakın olan Manisa sancakbeyliğinden alarak yerine Şehzade Mehmet tayin etti. 


 
ŞEHZADE MUSTAFA AMASYA'YA GÖNDERİLDİ 
Manisa sancakbeyliği, padişah`ın vefatı durumunda yerine geçecek şehzadeye ayrılan bir yer olarak bilinmekteydi. Burada sancakbeyliği görevini yürüten Şehzade Mustafa bir zaman sonra Amasya`ya kaydırıldı.
Gelenek olduğu üzere annesi Mahidevran Sultan da oğluyla birlikte Amasya'ya gitti.
 
 
HÜRREM OĞULLARINDAN BİRİNİ SULTAN YAPMAK İSTİYORDU 
Manisa'ya ise, Kanuni'nin Hürrem'den olma ve Şehzade Mustafa`dan altı yaş küçük oğlu Şehzade Mehmet getirildi. Bunun anlamı, Hürrem'in oğullarından birinin sultan olması için yoğun bir çaba gösterildiği ve Kanuni'nin de bu etkiye direnemediğiydi. 
Tüm bunlar gerçekleşirken beklenmeyen bir durum ortaya çıktı. Kanuni'nin Şehzade Mustafa'ya tercih ettiği Şehzade Mehmet, henüz 22 yaşında iken vefat etti. 
Şehzade Mehmet'in vefatından sonra Şehzade Mustafa bir kez daha öne çıksa da, Manisa Sancakbeyliğine bu kez yine Hürrem'in oğlu olan Şehzade Selim getirildi. Bu durum, Hürrem'in kendi oğullarından birisini sultan yapmak konusundaki ihtirasını ve gayretini göstermekteydi. 
 
 
RÜSTEM PAŞA ŞEHZADENİN MÜHRÜNÜ KAZITTI 
Saraydaki entrikalar bitmek bilmiyordu. Art arda yapılan iftiralar yavaş yavaş padişahın şahzadeye karşı olumsuz bir fikre kapılmasını sağlayacaktı. Bunda, Sadrazam Rüstem Paşa’nın etkisi büyüktü.
Rüstem Paşa, gizlice şehzadenin mührünü kazıttı. Şehzade Mustafa’nın ağzıyla İran Şahı Tahmasb’a bir mektup yazdı. Şahın cevaben yazmış olduğu mektubu da ele geçirdi. Gerektiğinde bu sahte mektupları padişaha gösterecek ve şehzadenin sonunu hazırlayacaktı. 
1552 yılında Rüstem Paşa Doğu Seferi’ne gidecek ordunun başına getirildi. Rüstem Paşa, sefer sırasında Anadolu’da herkesin Şehzade Mustafa’yı desteklediğini gördü. Askerler arasında da, artık 60 yaşına gelmiş olan Kanuni’nin kocadığı, zaten son on yıldır ordunun başında sefere bile çıkmadığı, yerini bu işi gerçekten hak eden Mustafa’ya bırakması yönünde dedikodular yayılmaya başladı. 
 
 
KANUNİ’Yİ OĞLUNA DÜŞMAN ETTİ 
Rüstem Paşa, bir adamını İstanbul’a göndererek meydana gelen olayları ayrıntısıyla Kanuni’ye iletti. Bu arada daha önce Şah Tahmasb’a yazdığı sahte mektupları da Şehzade Mustafa’nın aleyhine delil olarak gönderdi. Rüstem Paşa, Kanuni’yi tamamen oğluna düşman etmişti. Özellikle “tahtı bırakması” yönündeki dedikoduları duyan Kanuni, iyice sinirlenmiş ve üzülmüştü.
Kanuni Sultan Süleyman derhal Rüstem Paşa’yı geri çağırarak seferin ertesi yıl bizzat kendi idaresinde yapılacağını bildirdi. Ertesi yıl 1553′te İran Seferi’ne padişah kendi çıktı. Ordu, 5 Ekim 1553 yılında Konya Ereğlisi yakınındaki Aktepe denilen mevkide konakladı. 
Padişahın yanında Şehzade Cihangir ve yolda orduya katılan Şehzade Selim bulunmaktaydı. Kendisine orduya katılması talimatı verilen Şahzade Mustafa, babasının kendisiyle ilgili düşüncelerinden habersiz, orduya katıldı. Kendisini çok seven ikinci vezir Kara Ahmed Paşa’nın ikazlarıyla bazı şeylerin ters gittiğini fark etti. 
 
 
BABASININ KENDİSİNİ ÖLDÜRECEĞİNE İNANMADI 
Akşama doğru babasının otağından kendisine doğru üzerinde kağıt bulunan bir ok atıldı. Kağıtta, babasının otağına kesinlikle gitmemesi, aksi halde babasının onu öldüreceği yazılıydı.
Şehzade Mustafa bunu Rüstem Paşa’nın kendisine karşı bir hilesi olarak düşündü. Hem otağa gitmemenin babasına karşı bir saygusuzlık olacağını düşündü. Ayrıca Şehzade Mustafa, babasının kendisini öldürebilecek büyüklükte bir suç işlemediğini ve Rüstem Paşa dahil hiç kimsenin , babasının kendisine ölüm kararı verebilecek derecede etkileyebileceğine inanmıyodu. 
 
 
7 DİLSİZ CELLAT TARAFINDAN BOĞDURULDU 
Çadıra giren şehzadeye yedi dilsiz cellat saldırdı. Şehzade Mustafa mücadele etmesine rağmen, cellatlar tarafından boğularak öldürüldü.
Şehzade Mustafa’nın ölümü ordu arasında derin bir üzüntü ve hoşnutsuzluk meydana getirdi. Şehzadenin başına gelenlerin sorumlusu olarak tepkiler Rüstem Paşa’ya yönelince, padişah ortamı yatıştırmak için Şehzade Mustafa’ya yakınlığı ile bilinen Kara Ahmed Paşa’yı veziriazamlığa getirdi. 
 
 
Şehzadenin cenazesi Bursa’ya gönderilerek İkinci Murad türbesine defnedildi. 
 
 
MAHİDEVRAN İYİCE GÖZDEN DÜŞTÜ 
Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden sonra Mahidevran Sultan iyice gözden düştü. Yaşamının büyük bir bölümünü fakir olarak oğlunun mezarının bulunduğu Bursa’da geçirdi.
 
 
HÜRREM’İN OĞLUNDAN MAHİDEVRAN’A MAAŞ 
Hürrem Sultan‘ın ölmesinden sonra Hürrem Sultan‘ın oğlu II. Selim Mahidevran Sultan’a maaş bağlattı ve 1555 yılında oğlu Mustafa’nın türbesini yaptırttı




Bu sayfa hakkındaki yorumlar:
Yorumu gönderen: Recep Altun, 30.07.2018, 20:56 (UTC):
Merhabalar.
Osmanlı'da böyle şehzadelerin boğularak katledilmesi, hiç doğru bir olay değil. Bir de müslümanız derler. Oysa Cenab-ı Hakk Yüce Kitabında: Haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.” (Enam:6 / 151 )demektedir. Bu ayet örneklerini daha çoğaltabiliriz. Peki şehzade Mustafa'yı boğdurmalarının haklı bir gerekçeleri mi vardı? Kendilerine göre vardır. Ama kendilerine göre oluşan bu gerekçe, Allah indinde asla kabul gören haklı bir gerekçe değildir, çünkü;Cenab-ı Hakk haklı gerekçeleri de sıralamış, şehzade Mustafa'nın katli bu gerekçelerin hiç birine uymuyor.

Bunlar kayıtlara geçen infazlar, kim bilir daha kimleri böyle haksız yere katlettiler?
Çok güzel ve yararlı bir tarihi blog sayfası çalışması olmuş. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve dualarımla.



Bu sayfa hakkında yorum ekle:
İsminiz:
Mesajın: