Tarih Pusulası

Kapıkulu Ocakları





Kapıkulu Ordusu (Ocağı)

Piyadeler

 

Acemi Ocağı
Yeniçeri Ocağı
Cebeci Ocağı
Topçu Ocağı
Lağımcı Ocağı
Humbaracı Ocağı
Süvariler
Sipahi Bölüğü
Silahtar Bölüğü
Ulufeciler
Garipler


 

Acemi Ocağı

İlk Acemi Ocağı Gelibolu'da Çandarlı Kara Halil ve Rüstem Paşaların önayak olmalarıyla I. Murad zamanında kuruldu.Acemi Ocağına savaş esirlerinin beşte biri (Pençik) ve Osmanlı tebaasında bulunan Hıristiyanların çocukları (Devşirme) alınırdı. Bu esirlerle çocuklar önce Anadolu'da Türk ailelerin yanına Türkçe’yi ve Türk gelenek ve göreneklerini öğrenmeleri için verilirdi. Küçükler oda hizmetinde büyükler ise devlet ileri gelenlerinin hizmetine veriliyorlardı. Sonra bunlar, yer açıldıkça Yeniçeri Ocağına ya da Bostancı Ocağına girerlerdi.

Yeniçeri Ocağı

Kapıkulu Ocaklarının en önemlisidir. Yeniçeri Ocağı iç örgütlenmesi bakımından cemaat ortaları, sekbanlar ve ağa bölükleri olarak üç bölüme ayrılırlardı. 

Cemaat Ortaları: Cemaat ortaları ocağın ilk kurulan bölümüdür. Önceleri her yüz asker bir orta oluşturur, başlarında da yayabaşı denen komutanlar bulunurdu. Ortalardaki asker sayısı 17.-18. yüzyıllarda artmışsa da, toplam orta sayısı 101 olarak kalmıştır.Her ortanın bir bayrağı vardı ve bazı ortalar görevlerine göre deveci, turnacı, katrancı, zemberekçi gibi isimler alırdı. Bu ortalar diğer (Ağa ve Sekban) ortalarına göre imtiyazlı idiler. En önemli hudut kalelerine muhafız olarak bu ortalar gönderilirdi.

Sekban Bölükleri: Fatih Sultan Mehmed’in 1451’deki Karaman seferi sırasında yeniçerilerin buyruklarına karşı çıkması üzerine kendine bağlı askerlerden oluşturduğu birlik olarak ortaya çıktı. Biri atlı 34’ü yaya olmak üzere toplam 35 ortadan oluşan sekbanlar daha sonraları tek bir orta sayıldı ve Yeniçeri Ocağı’nın 65. ortası olarak adlandırıldı. 33. ortasına Avcı, başlarına ise sekbanbaşı denirdi. Piyade ve süvari sekbanlar padişahla birlikte ava çıkarlardı.

Ağa Bölükleri: II. Bayezid’in tahta çıkışı (1481)sırasında sekbanların ayaklanmaya kalkışması sonucunda kuruldu. Padişaha bağlı askerlerden oluşturulan ağa bölüklerinin sayısı 61’di. Kanuni Sultan Süleyman döneminden (1520-1566) başlayarak padişahlar da birinci ağa bölüğünün askeri sayıldı.

Daha detaylı bilgi için, 
Yeniçeri Ocağı konu başlığına tıklayınız.

Cebeci Ocağı

Yeniçerilerin tüm silah araç ve gereçlerinin bakımı onarımı ve muhafazasıyla görevli teknik bir sınıftır. Ayıca tüm bunların harp alanına nakilleriyle de görevliydiler.Bu ocaktan olanlar yeniçeriler gibi Acemi ocağından yetişmeydi.Tüm Kapıkulu ocakları gibi bu ocak da 1826 da kaldırıldı.

 

Topçu Ocağı

Osmanlı ordusunda top I. Murad devrinden beri kullanılıyordu.Fakat topçu ocağının kesin olarak ne zaman kurulduğu bilinmemektedir.Osmanlı topçuluk Fatih devriyle gelişmeye başlamış 16. yüzyılda ise en mükemmel haline gelmiştir. Osmanlıların kazandığı zaferlerde topların büyük payları vardı. Bu ocağın kışlaları ve dökümhaneleri bugünkü Tophane denilen semtteydi. Burada top dökümcüleri tarafından (Rihtegânı top ) tarafından dökümler yapılırdı. İmparatorluğun gelişmesiyle beraber buradaki dökümhaneler yetersiz hale geldi. Bunun üzerine Anadolu ve Rumeli'de yeni dökümhaneler yapıldı. Ayrıca 18. yüzyılda sürat topçuları ocağı kuruldu. Böylece topçu ocağı hem yeterli kapasiteye ulaştı hem de teknolojik gelişmelere ayak uydurabildi.

</p><p>Kumbaracılar</p><p>Tımarlı</p><p>Ulufeli</p><p>Tımarlı Subayı
Resmi büyült

 

Kumbaracılar

Tımarlı

Ulufeli

Tımarlı Subayı

 

 

Lağımcı Ocağı

Lağımcılar kale kuşatmalarında yeraltından yollar yaparak fitil ve barutla kale duvarlarını yıkmakla görevli bir teknik sınıftı. Bir kısmı Cebeci ocağına bağlı bir kısmı ise tımar ve zeamet sahibi idi. Lağımcıların başına lağımcıbaşı denirdi. Tımar sahibi olanlar Cebecibaşına bağlıydı.

 

Humbaracı Ocağı

Humbaracılar savaş sırasında humbara ( Demirden veya tunçtan içi patlayıcı madde dolu top veya elle atılan bir savaş aleti.) kullanmakla görevliydi. Humbaracılar Cebeci ve topçu ocağına bağlı olmakla birlikte kale muhafazasında görevli humbaracılarda vardı. Cebeci ocağına bağlı humbaracılar daha çok humbara yapımıyla uğraşıyorlardı.Topçu ocağına bağlı humbaracılar ise savaşta bu savaş aracını kullanmakla görevliydi.

Diğer kapıkulu ocaklarından da zamana göre arttırma ve eksiltmeler olmuştur. Kapıkulu süvarisi de başlangıçta yalnız sipahi bölüğünden ve sayıları da birkaç yüz kişiden oluşurken sonraları bölüklerinin sayısı altıya vardırılmış ve mevcuttan bazan arttırılma bazanda eksiltilerek 17 nci yüzyıldan sonra 20.000''i aşmıştır. Fakat sonraları alınan bazı kararlar sonucunda kuvvetleri gittikçe azalmış önem ve saygınlıkları da kalmamıştır.



Süvariler

Kapıkulu Süvari Ocağının temeli I. Murad zamanında sipahi ve silahtar birliklerinin kurulmasıyla atıldı. Sonra sağ ve sol ulufeciler ve sağ ve sol garipler bölüklerinin kurulmasıyla tamamlandı.Kapıkulu süvarileri de yeniçeriler gibi padişahın atlı askerleriydi. Derece ve maaş olarak üstün olmalarına rağmen devletteki nüfuz ve savaşlardaki rol bakımından yeniçeriler daha üstündü. Yeniçeriler acemi ocağından gelirdi, süvariler ise yeniçeriler, cebeciler ve saraydaki hizmetlilerin başarı gösterenleri ve terfiye hak kazananları arasından seçilirdi.

Sipahi Bölüğü

Fatih Sultan Mehmet zamanında kurulmuştu. Bu bölük barış zamanında çeşitli vergileri toplamakla görevliydi. Bunların savaştaki görevleri padişahın çadırını korumak, Sancak tepesi denilen yerleri yaparak orduya yol göstermek, siper kazdırmak ve kuşatılan kalelere toprak sürdürtmekti.

 

Silahtar Bölüğü

Bu bölüğe Harem-i Hûmayundan çıkan iç oğlanlarla Galatasaray ve İbrahimpaşa sarayından çıkanlar alınırdı.

 

Ulufeciler

Ulufecıyan-ı Yesar (Sol ulufeciler),Ulufecıyanı Yemin (Sağ ulufeciler) bölükleri mensupları da savaşta ve barışta padişahın hizmetinde bulunurlar, savaşta hazineyi ve padişahın sancağını korurlardı.

 

Garipler

Gurebayı Yemin (Sağ garipler) Gurebayı Yesar ( Sol Garipler ) bölüklerinin en önemli görevleri padişahın sancağını korumaktı. Bu bölüklere Galata, İbrahimpaşa ve Edirne saraylarından çıkanlar ve savaşlarda büyük kahramanlık gösterenler alınırdı.Atları için büyük otlaklara gereksinim olduğundan bu süvariler doğrudan İstanbul'a değil Anadolu ve Rumeli'de muhtelif yerlere gelirlerdi.Ok, yay, balta, pala, mızrak, hançer, kalkan ve bozdoğan (gürz) kullanırlardı.