Mahperker Kösem Sultan
17.y.y.da Yunan veya Bosna kıyılarında sıradan bir Osmanlı kızı olarak dünyaya gelen Mahpeyker Kösem Sultan da bu insanlardan biri.7 yaşında saraya gireceğini
14 yaşında cihan hakimi ile evlenip
yaklaşık yarım asır boyunca teşkilatlanmış bir devleti
kendi kuralları ile yönetebileceğini ne kadar düşünmüştü acaba. Topkapı'nın karmaşık hiyerarşisinin en üst basamağına çıkışında sadece doğru zaman
doğru yer faktörü değil
keskin zeka ve anlayış kabiliyeti ile şartları en doğru şekilde kullanması şüphesiz rol oynamıştır.Dillere destan güzelliği ise ayırdedici olarak kabul görmemelidir.Zaten Osmanlı Saray Haremi'nde güzelden geçilmez
çirkin kadının buraya girmesi düşünülemezdi. Padişah I.Ahmet öldüğünde
arkasında Kösem Sultan'dan doğma üç şehzade ve iki sultan bırakmıştı.Padişahın ölümüne kadar bu üç şehzadenin rakibi olabilecek üvey kardeşler
valideleri tarafından saf dışı bırakılmış durumdaydı. Büyük şehzade Murad'ın
IV.Murad namıyla Osmanlı tahtına oturması
Kösem Sultan'a Harem-i Hümayun'un tüm yetkilerini sadece resmen almasını sağlamıştır. 'Aydınlığın Karanlık Yüzü Görülmeye Başlanmıştır Artık.'
Murad Han'ın çocuk yaşta olması
siyasi hırslarını tatmin edebilmesi için uygun ortamı sağlamıştı zaten.Devlet erkanının ordu ile denge kurmasını sağlamak
onun üstün kabiliyet alanına giriyordu.Osmanlı Tarihi'nin hiç bir döneminde
10 Eylül 1623'te Valide Sultan olduğunda
başka bir kadın
onun nüfuz ve kudretine erişebilmiş değildi.Çünkü
sadece Valide Sultan değil
aynı zamanda naibe-i saltanat da olmuştu.Yani göğsünde taşıdığı saltanat mührü sayesinde
devletin karar mekanizmasını avuçlarına almış oluyordu. IV.Murad'ın delikanlılık ve olgunlukçağları malum: Doğuda Safevi İran'a haddini bildiren
Batının elçilerinin verdiği raporlar yüzünden telaşlı tedbirler almasına yolaçan
Yavuz'dan sonra en endişe verici Türk sultanı.Bu ulu sultanın anasının da yüksek anlayış kabiliyeti… İç çekişmeleri
dış siyaseti artık sadece büyük bir dikkatle izliyor.Ne zaman ki aslan oğlu
yüce Han
cihan padişahı IV.Murad son nefesini verip
'tahta geçmem' diye tutturan veliaht şehzade oğlu İbrahim'in saltanatı başladı…Kösem de o zaman rahat nefes aldı. 'Valide Sultan da Hata Yapar.'
Yıllarca Harem'de kendisine ayrılan veliaht dairesinde ölümü bekleyerek
heyecanlar içinde yaşayan yeni sultanın devlet yöneticisinden beklenen vasıflara sahip olmadığı düşünülüyordu.Doğrusu kızkardeşlerini
kendi kadınlarına hizmet etmeye zorlaması
tuhaf alışkanlıkları
onları pek de haksız çıkartacak gibi değildi.bu sayede Kösem iktidarı yeniden ele geçirebileceğini ummuş
bazı detayları bu heyecan içinde atlamıştı: Küçümsediği
oğlunun her zaman ki gelip geçici heveslerinden biri olarak düşündüğü Hatice Tarhan'ı hesap dışı bırakması
tarihin başka şekilde yazılmasına ve artık kaderinin onun iplerini ele geçirmesine tanıklık etmemize sebep olmuştur.Herkes hata yapabilir. Osmanlı Devleti; başarıyı
gücü
17.yy.da bile fetihle ölçtüğü için
Sultan İbrahim'in ilk yılları
bu anlamda beklenenin fazlasını vermiştir.Ağabeyi zamanından kalan devlet erkanını muhafaza etmesi memnuniyet yarattığı gibi
sanıldığı gibi akılsız olmadığını da göstermiştir.Padişah oğlunun herkesçe kabul görmeye başlaması
sıradan bir valide gibi köşesinde oturmak zorunda kalan Kösem'i elbette çileden çıkarıyordu.Üstüne üstlük geleneğe uymayan
kendini bilmez bazı hasekilerin türemesi de onun harekete geçmesini zorunlu kılıyordu adeta. 'İktidardan Yoksun Güç
Güç Sayılır mı? ' Saraydan ayrılıp
sur dışındaki yazlığını karargah olarak kullanmaya başladı.Hedef belli idi: Kendisini yönetimden uzaklaştıran öz oğlunu
yönetimden hal etmek.Torunu Mehmet'i başa geçirip
yeniden saltanat naibesi olmak.Bu gerçekleşirse
bulundukları mevkii ve servetin ötesine geçebilecekleri vaadiyle ordu
ulema ve vezirlerin bir kısmını kendi yanına çekmeyi başardı. Herşey yazılmış gibi
okunur gibi oldu.1648'de tahttan indirildikten sonra
İbrahim Han'ın tüm ömrü boyunca korktuğu başına geldi. Öz be öz anasının emri ile hapis tutulduğu odada
ibrahimle öldürüldü. Yeniden saltanat naibesi olup
(IV.Mehmet henüz 6 yaşındadır) servetine servet katmaya devam ederken
hayır işleri yapmayı da ihmal etmiyordu elbette.Başkentte yükselen minareler
şifahaneler
onun girişimi ve yatırımlarıyla vücut buluyordu.58 yaşına gelmiş olmasına rağmen
'Valide-i Muazzama' ünvanı ile dahi yetinecek bir kadın değildi hala. Küçümsediği Valide Sultan Hatice Tarhan
İbrahim Han'ın Kösem tarafından öldürtüldüğü gerçeğiyle yeniçeri ağalarını yanına çekmeyi başarmıştı.Çocuk padişahı zehirletme girişimi de öğrenilince
sonun başlangıcı için bütün düzen hazırlanmış oluyordu.1651 yılının 2 Eylül'ünü 3 Eylül'e bağlayan gece
Kösem bir perde kordonuyla boğularak öldürüldü.61 yaşındaydı. Kösem
Türk Tarihi'nin en büyük kadınlarından değildi belki
ama en ünlülerindendi.Yaşamı Osmanlı taht sisteminde facialara yol açsa da
Osmanlı Devleti yıkılıncaya kadar onun soyundan gelen padişahların yönetime geçmesini sağlamıştır. O
sadece Bosnalı bir kadın olarak aile kütüğünde isim olarak kalmamış
insanlığın hafızasının bir parçası haline de gelmiştir. 
